“Safran, yağ ve çiniler arasında çırılçıplak hâldeyken Mogador’u düşündüğünde bazı sorular ve silik imgelerle karşılaştı. Mogador gerçekten var mı yoksa kimilerinin iddia ettiği gibi liman olarak tanımlanan bir kadının adı mı? Neden onun için baştan çıkarıcı ama asla tam olarak sahiplenici değil diyorlar? Neden hayretler içinde bahsediyorlar ondan? Ona neden arzunun şehri deniyor? Orada on rakamını sevimsiz bulduklarından dokuzar dokuzar saydıkları doğru mu?”
Mogador Beşlisi‘nin ilk kitabı Dokuz Kere Şaşkınlık‘ta Alberto Ruy-Sánchez, bizleri elimize yalnızca şaşırtıcı bir arzu haritası vererek yola çıkarıyor. Neredeyse rüzgarla dikilmiş bir kum tepesi, bir ada ya da neredeyse bulut, bu surlarla çevrili şehir çıkıyor karşımıza : Mogador.
Gerçekten var mı yoksa yok mu ? Bir kadın mı yoksa şehir mi ? Erotik bir rüya mı ? Arzunun ritüel dövmesi gibi deri üzerine yazılmış bir kitap. Her biri dokuz parçadan oluşan dokuz bölümde, sıfıra sırtını dönen bir uygarlık gibi, Mogador’un derimizin içinde ve dışında kökeni, ışığın ve zamanın tuhaf davranışı hakkında efsaneler duyuyoruz. Mogador’un duvarları, şarkı söylemek ve hikayelerini anlatmak için kullandıkları yöntemler, derinin şiddetli diktatörlüğü, şaşırtıcı kütüphaneleri ve vücudun temel müziği hakkında efsaneler.
Mogador’un uyurgezerlerinin hikayeleri, sizler tarafından dinlenmeyi bekliyor.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.