“Biraz ağladı, sümüklü böceklere mi, eve mi, ona mı ağladı, bilmiyordu. Kendisi içindi. Sonunda uzun uzun ağladı, sanki ağlamakla eğleniyormuş ya da hüngürdeyişi bir tür sulu kutlamaymış gibiydi. Belki de üzgün olmak için daha ufak bir bahane bulduğu için mutluydu bile. Bir anlığına da olsa, yükseklerden yere çakılan kalbinden başka bir şeydi bu sefer.”
Arjantinli yazar Valeria Tentoni’nin sekiz öyküsünü içinde tutan Elmas Öfke, kişisel felaketlerini yaşamış, onların etkisinden çıkmak için uğraşan karakterlerini anlatıların sonunda çatallı yolların başında bırakıyor. Uçlarda bulunan bu hikâyelerle okur da benzer seçeneklerle karşı karşıya, ister istemez. Marta Brunet Latin Amerika Öykü Yarışması’nda Birincilik Ödülü’ne layık görülen Tentoni, okurundan işbirliği isteyen kurmacalarında, mizansenlerin hücresel detaylarını sergilerken, aynı hikâyenin farklı biçimlerde okunabildiğine dair işaretler saklıyor. Biten bir aşkın yası, seyahat ya da ölümcül bir ameliyat Elmas Öfke’nin içeriği olabilirken fantastik-psikolojik unsurların gölgesinde okuru etki altında bırakıyor. Ayrıca öyküler boyunca, karakterlerin suskunluğunu yakalayan nesnelerle minimal kentsel bir habitat inşa etmiş. Bir sümüklü böcek, bir zil ya da bir çift ayakkabı, insan ilişkilerinin bozuk ritmini takip ediyor, ardından zehirli, kederli iç dünyaların belirgin işaretlerine dönüşüyor.