“O vakit seçiyorum yüzünü. Meyhanedeki adam değil. Benziyor fakat o değil. Marx’la ise yakından uzaktan alakası yok. Öyleyse kim? Hikâyeme aniden giren, Oya’mı tereddüt etmeden ezen, kafamda yeni sorulara sebebiyet veren, Marx’ı andıran adamı andıran adam kim?”
Uçuk, dağınık bir zihnin ürünü olan bu öyküler, anlatıcıların zihin dünyasını metne en saf haliyle yansıtmayı başarıyor. Dünyayla sorunları olan, hayatın anlamlandırılamazlığına karşı koymaya çalışan öyküler. Genç bir zihnin hayata meydan okuması da diyebiliriz